30 Eylül 2020 Çarşamba

Neden Ambalajlı Süt?

 

Çocukluğumda en sevdiğim şeylerden biri de  ben okuldan geldikten sonra yemeğimi yerken kapının çalması, sütçünün gelmesi ve annemin tencerelere doldurttuğu sütü kaynatmasıydı.  Niye derseniz, mis gibi tazecik sütü kaynadıktan sonra ılıtıp lıkır lıkır içmeyi çok severdim. Her ne kadar kaymağını ayırsam da o kaymak sonra birikir, kahvaltıda balla kavuşur, ekmeğime konardı. 

 

Sonra aradan yıllar geçti. Ben büyüdüm. Haliyle biraz azalttım süt içmeyi. Ama yine de hiç vazgeçmedim süt sevgimden. 

Eskisi gibi sütçü gelmiyor kapıya ama her yerde açıkta satılan süt görmeye başladım.  Neredeyse her köşe başında açık süt bidonları var. Her ne kadar kaynamış sütü bardağa koyup ılıttıktan sonra içmeyi özlesem de açıkçası ben açık süt almıyorum. Çünkü güvenemiyorum. Sizde de öyle mi? 

Açık sütlerin nereden geldiğini tam bilmiyorum. Bunca virüs, bakteri, mikrop ortalıkta dolaşırken ben bu sütleri güvenip alamıyorum. Bu konuda biraz araştırma da yaptım. Açık süt hakkında öğrendiklerim bu konudaki şüphelerimi haklı çıkardı. 

 

Öncelikle en şaşırdığım nokta şuydu; açık süt aldığımızda evde kaynatırken besin değerinde ve vitaminlerinde ciddi kayba neden oluyoruz. Zaten çocuklar ve yaşlılar sütü özellikle besin değeri için tüketiyor. Onu  da neden kaybedelim ki?  Ayrıca ambalajlı UHT ve pastörize sütler kontrollü bir şekilde ısıl işlemden geçtiği için besin değerini korurken, insan sağlığına zararlı mikrop ve bakterilerden arındırılıyor. Ama açık sütler denetlenmediği için bu sağlık riski hep var. Çok ürkütücü!

 

Bir de “ısıl işlem” kulağıma biraz garip gelmişti ki onu da araştırdım. Isıl işlem dediğimiz şey zaten tüm dünyada insan sağlığına zarar verme potansiyeli yüksek mikroorganizmaların sütten uzaklaştırılması amacıyla uygulanan bir teknolojik yöntem. Bu yöntem esnasında sütlere katkı maddesi de eklenmiyor. Ayrıca Isıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği diye bir tebliğ var ve sütler bu tebliğe uygun olarak ısıl işlemden geçiriliyor. Tabii bir de işin teknolojik boyutu var. Isıl işlem olarak kullanılan pastörizasyon ve UHT teknolojileri, tüm dünyada kullanılan, sağlık otoriteleri tarafından da kabul edilmiş en ileri teknolojiler. Teknolojiye güvenmenin ve kendi faydamıza kullanmanın güzel bir örneği yani süt meselesi.

Ben bu nedenlerle ambalajlı sütleri tercih ediyorum anlayacağınız. Zaten açık süte en başında soru işaretiyle yaklaşırken, şimdi bu araştırmalarımla tamamen uzaklaştım, ambalajlı pastörize ve UHT sütlere güvendim. Eğer hala soru işaretleriniz varsa lütfen konuyu burada bırakmayın ve siz de biraz araştırın. 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

13 Mayıs 2019 Pazartesi

XL-S Ürünleri ve Taylan Kümeli’nin Programı ile Bir Dönüşüm Hikayesi

                                             
Kendisini ve blogumuzu takip edenler bilirler; 29 Mart 2019 tarihinde danışanı Neslihan Hanım ile bir diyet yolculuğuna  çıkan Taylan Kümeli ‘Kilo kaybetmek, başlangıç ve bitiş kilonuz arasındaki beslenme davranışı değişikliğidir.’ sözünü sık sık hatırlatır.
Neslihan Hanım da Taylan Kümeli’nin bu sözünü içselleştirmiş olacak ki bir aydan kısa bir sürede sağlıklı beslenme ve egzersiz programına sıkı sıkıya uyarak tastamam 6.4 kilo verdi.
                                                

Taylan Kümeli’nin öğün atlamama, minimum 3lt su tüketme gibi önerilerine de mümkün mertebe uyum sağlayan Neslihan Hanım’ın verdiği kiloların 5’ten fazlası tamamen yağdan gitti.

Kilo verme yöntemleriyle haşır neşir olanlar anlayacaktır, kas kaybı olmadan kilo vermek sadece aç kalmak ve spor yapmak değil; dengeli ve sağlıklı beslenmeye dayanır. Neslihan Hanım’ın dönüşüm sürecindeki başarısının en büyük yardımcısı XL-S ürünleri oldu.

Taylan Kümeli ile yolculuğuna 70.3 kg ile başlayan Neslihan Hanım’ın bir aydan kısa sürede verdiği 6.4 kilonun, sadece 1.3 kilogramı su, kas kaybı ise hiç yok! Neslihan Hanım bunu, doktorunun kendisine önerdiği XL-S ürünleri sayesinde bu kadar kolay gerçekleştirebildiğini söylüyor.  XL-S Nutrition shake ürününü öğünleri arasında değiştirerek kullandığını; yağ tutucu özelliği olan XL-S Expert tablet ürününü ise yemeklerden sonra bol suyla tükettiğini belirten Neslihan Hanım,  XL-S ürünlerini sağlıklı kilo vermek isteyen herkese önerdiğini belirtiyor. 1 ay gibi kısa bir sürede bel çevresinden 11; basen çevresinden ise 9 cm incelebilmesini de XL-S’in etkilerinin yanı sıra; sporunu hiç ihmal etmemesine, suyunu düzenli içmesine ve Taylan Kümeli ile olan ilişkisini kesintisiz sürdürmesine bağlıyor.

                                                  
Neslihan Hanım’ı dönüşüm başarısından dolayı tebrik ederken bizi XL-S ürünleri ile tanıştırdığı için de kendisine teşekkür ediyoruz. Kendi dönüşüm hikayesini yazmak isteyenler XL-S Türkiye hesabından hem ürünlerle ilgili detaylı bilgiye ulaşabilir; hem de kullanıcıların dönüşüm hikayelerinden ilham alabilirsiniz.

Herkese dönüşüm hikayesinde, sağlık, huzurlu ve motivasyonu yüksek günler diliyoruz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

10 Şubat 2018 Cumartesi

BİTENLER 9

merhaba,

bir süre önce bitirmiş olduğum ürünler hakkındaki fikirlerimi fotoğrafları eşliğinde paylaşmak istiyorum.

syoss şampuan

syoss şampuan: memnun kalmadığım bir ürünle başlıyorum. kullandığım dönemde saçlarımı kuruttuğunu düşünüyorum. muhtemelen bir promosyondan satın aldığım bu şampuanı tekrar almayı düşünmüyorum.
taft saç spreyi: bu ürünü saçımı toplarken çıkan bebek saçlarını yapıştırmak için kullandım. benim için yeterliydi.
sensodyne ağız çalkalama suyu: muadillerine kıyasla daha yumuşak tadı olduğu için hep bunu tercih ediyorum.
garnier makyaj temizleme suyu: bana göre vazgeçilmez bir makyaj çıkarıcı değil. ekonomik olduğu için tercih ediyorum, şu an bunun yerine avene in micellar suyunu kullanıyorum. aralarında bir fark gözlemleyemedim.
le petit marseillials sıvı sabun: güzel köpürüp elleri kurutmayan bir formülü olsa da kokusunu hiç beğenmediğim için tekrar alınmayacak. portakal çiçeği deyince daha ferah bir koku bekledim ama bayık bir kokuyla karşılaştım

bepanthen

bio true solüsyon: renu ile dönüşümlü olarak kullanıyorum. gayet memnunum
avon saç serumu: avonun meşhur ürünlerinden biri olan bu serum benim beklentimi karşıladı. öncelikle kokusu gerçekten çok güzel. bir iki pompası orta uzunluktaki saçlarımı yumuşatmaya yetiyordu. elimde başka serumlar olduğundan tekrar almadım ama alabilirim. tabi hala satışta ise..
bepanthen: bepanthen in bepanthen olduğu zamanlardan kalma bu kremi çekmecemde daha fazla tutmamak için vücuduma uygulayıp bitirdim. biliyorsunuz artık bepanthol oldu adı. yaralarda, yanıklarda ya da yalnızca nemlendirme amaçlı kullanılabiliyor. merhem kadar etkisini görmedim 
kağıt törpü: ???


brulee far

maybelline falsies maskara: favori maskaralarımdan biri. maybelline hep daha iyi maskaralar geliştirmese sürekli olarak kullanacağım maskara bu olurdu. ama yenileri denemeyi seviyorum.

rimmel london eyeliner: keçeli kalem ucuna benzeyen ucunu kullanışsız buldum ayrıca çok çabuk grileşti. kısacası vasat bir eyeliner 
essence concealer: başarısız bulduğum bir ürün daha. kapatıcılık sıfır, kalıcılık sıfır. 
wet'n wild brulee far: bitmeden yenisi alınan bir far iken son zamanlarda unuttuğum bir ürün oldu. genelde yerine far paletlerindeki benzer renkleri kullanıyorum. göz kapağı nötrlemede efsane bir far olduğu gerçeğini değiştirmiyor tabi bu.

çoğunlukla sevmediğim ürünlerden kurtulma bitenleri gibi bir bitenler oldu sanırım:)

okuduğunuz için teşekkür ederim
görüşmek üzere


25 Kasım 2017 Cumartesi

Saklama Rehberi

                                          
Besinlerin kullanım ömrünü nasıl uzatabileceğinizi biliyor musunuz? Peki ya onları ne kadar uzun bir süre boyunca saklayabileceğinizi? Eğer siz de benim gibiyseniz, birkaç temel gıda dışındaki hiçbir besin için net bir fikriniz olmadığına eminim. En basitinden, sizce elma ne kadar bir süre saklanabilir? Lezzetini, sertliğini ve tazeliğini yitirmemesi için ne yapmak gerekir? Oturup her besin maddesi için internette araştırma yapmanıza gerek yok: http://saklamarehberi.com, tüm bu bilgilere tek bir kaynaktan ulaşmanızı sağlıyor.

Türkiye’nin ilk ve en büyük derin dondurucu üreticisi olan Uğur Soğutma tarafından hazırlanan (ve tamamen ücretsiz şekilde kullanılabilen) sitede; hamur işleri, süt ürünleri, meyveler, sebzeler ve et ürünleri ile ilgili merak ettiğiniz her bilgi yer alıyor. İlk olarak, tüm bu besinlerin ideal kullanım sürelerinin ne olduğunu, daha sonra da bu kullanım süresini nasıl uzatabileceğinizi öğreniyorsunuz. Tahmin edebileceğiniz gibi, derin dondurucu kullanmak tüm gıda maddelerin daha uzun süre dayanmasını sağlıyor. Ancak, örneğin karidesi derin dondurucuda saklayabilir misiniz? Peki ya yazın aldığınız, lezzetli ve sulu bir karpuzu derin dondurucuya koyup, kışın yiyebilir misiniz? Tüm bu soruların ve çok daha fazlasının cevaplarını Saklama Rehberi web sitesinde kolayca bulabiliyorsunuz. Hepsi bu kadar değil: Sitenin “Alternatif Bilgiler” bölümünde, evde kolayca hazırlayabileceğiniz birbirinden lezzetli tarifler yer alıyor. Evde nasıl mocha yapabileceğimi, meyvelerin kararmasını nasıl önleyebileceğimi, hatta unsuz kekin nasıl yapılacağını bile öğrendim. Laf aramızda, kot pantolonların derin dondurucuda temizlenebileceğinin de haberdar oldum! (Kotu fırçaladıktan sonra bir poşete koyup derin dondurucuda 1 gün boyunca bekletiyorsunuz.  Şaşırtıcı, değil mi?)

Türkiye’nin ilk gıda saklama rehberi olan http://saklamarehberi.com, beni şaşırtacak ölçüde bir içeriğe sahip ve her birini okumaktan büyük keyif aldım. Eğer sizin de bir derin dondurucunuz varsa, bu siteyi muhakkak ziyaret etmelisiniz. Derin dondurucunuz yoksa bile gıdaları nasıl daha sağlıklı tüketebileceğinizi, ne kadar uzun bir süre boyunca saklayabileceğinizi ve basit, pratik, lezzetli tarifler ile ipuçlarını Saklama Rehberi web sitesinden öğrenebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

11 Eylül 2017 Pazartesi

Bitenler 8

Herkese merhaba,
Bitenler serisinin sekizinci bölümüyle karşınızdayım:)
Bakalım neler bitmiş ya da çöpe gitmiş..


le petit marseillais duş jeli: kokusu ferah olduğu için sevdiğim bir duş jeli, stoklarımda büyük boyu var. sıcak suda kokusunun bir miktar değiştiğini düşünüyorum.

renu lens solüsyonu: favorim 

rexona deodorant: kofreden çıkan bu deodorantın kokusu fena değildi, koruması konusunda bir sıkıntı yaşamadım.

natura therapy saç bakım yağı: içerisinde bir çok bitkisel yağ bulunan saçları hızlı uzatma iddiası olan bir adnan akat ürünü. kullandığım dönemde saçlarımı yumuşatmıştı onun dışında bir miktar da olsa hızlı uzatma etkisini gözlemledim diyebilirim. piyasadakilerden biraz daha doğal bir ürün arıyorsanız şans verebilirsiniz. 

nivea q10 el kremi: çok fazla el kremi kullanan biri değilim ama nivea nın q10 serisi ürünlerini etkili buluyorum. bu el kremi de keza aynı şekilde. tekrar alırım.


maybelline pudra: maybelilline in mat etkili bu pudrası fena değildi, sıradan bir pudraydı. tekrar alacağım bir ürün değil.

garnier bb krem: ikinci tüpünü halihazırda kullandığım bb krem. bendeki karma ve yağlı ciltler için olan versiyonu. ürünün ince yapıda ve örtücülükte oluşunu, ten rengimle uyumunu, spf içermesini ve kokusunu seviyorum. 

nivea q10 göz kremi: tekrar aldığım bir ürün daha. nemlendirmesi benim çok kuru olmayan göz çevreme yeterli geliyor.

max factor 2000 calorie maskara: kirpiklere güzel hacim veren bir maskara. severek kullandım.

first time göz kalemi: çok eski bir ürün olduğundan çöpe gönderdim.

carla eyeliner: tarihinden emin olamadığım için çöpü boyladı.


okuduğunuz için teşekkür ederim,
görüşmek üzere.

19 Ağustos 2017 Cumartesi

Buzdolabında Ankastre Şıklığı

Ankastre renginin çekiciliği hiç azalmıyor: Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da ankastre renklere olan ilgi çok fazla. Bunun nedenini anlamak kolay, ankastre, yani gümüş rengi her şeyden önce çok şık duruyor. Sanki mutfaklarda kullanılması için yaratılmış bu renk, bir mutfaktaki her ürüne, ama en çok da buzdolaplarına yakışıyor. Bu nedenle yeni bir buzdolabı almak istediğimde, ilk şartım muhakkak ankastre renginde olmasıydı: Mutfağımdaki diğer tüm ürünler de bu rengi kullanıyor. Diğer şartlarım ise hepimizin istediği ve aradığı şeylerdi: Buzdolabı uygun fiyatlı, kaliteli, dayanıklı ve yaygın bir servis ağına sahip olmalıydı. Açıkçası aradığım tüm bu özellikleri ve daha fazlasını Uğur Soğutma’ya ait UES 585 D2K NFI A++ modelinde buldum.
                                                               uğur derin dondurucu
Marka konusunda hiçbir tereddüdüm olmadı, zira Uğur Soğutma’ya ait bir derin dondurucuyu yıllardan bu yana kullanıyorum. 60 yıldan fazladır soğutma ve gıda depolama sektöründe faaliyet gösteren firmanın gerçek bir rakibi olmadığını düşünüyorum: Ürettikleri cihazların arkasında duruyorlar ve benzersiz bir uzmanlığa sahipler. Dolayısıyla, aynı derin dondurucuları gibi buzdolapları da daima üst düzey kalite, pratik bir kullanım ve uygun fiyatları bir arada sunuyor.

UES 585 D2K NFI A++ ankastre renginde bir model ancak sahip olduğu tek özellik bu değil elbette.  Çift kapılı bir buzdolabı bu ve üst kısmında otomatik defrost özelliğine sahip no-frost bölmesi yer alıyor. Bu bölmenin hacmi 97 litre, yani kalabalık aileler için bile fazlasıyla yeterli geliyor. Bu bölmenin dış kapağı üzerinde yer alan bir LED gösterge var, bu gösterge ile kapakları açmanıza gerek kalmadan zdolabı kontrollerine ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca çok çık duruyor! Buzdolabı kısmı ise tam 585 litrelik bir iç hacme sahip: Emin olun, tamamını doldurmakta zorlanıyorsunuz.
       uğur derin dondurucu
Nem kontrollü sebzelik, 0 derece bölmesi gibi özellikler ise standart olarak geliyor. Diğer markaların bu özelliklere ve bu denli geniş iç hacme sahip olan modellerine kıyasla, inanılmaz bir fiyata sahip. Bütçenizi hiç zorlamadan gelişmiş teknolojiler kullanan yeni nesil bir buzdolabına sahip olabiliyorsunuz. Verdiğim karardan çok mutluyum: Mutfağım hem şık görünüyor ve hem de bir servet ödememe gerek kalmadan son teknoloji ürünü bir buzdolabı kullanabiliyorum. Peşin fiyatına 12 taksitle satın almak için https://satis.ugur.com.tr/item/ues-585-d2k-nf-a/100030 adresini kullanmanızı tavsiye ederim, ben de siparişimi buradan verdim.
                                                    
Bir boomads advertorial içeriğidir.

13 Ağustos 2017 Pazar

wet n wild megalast lipstick - 18 rengin swatchları

herkese merhaba,

bloguma bugün ruj koleksiyonumda hatrı sayılır yeri olan wet n wild markasının megalast serisi rujlarını konuk ediyorum. elimde on sekiz rengi var, seride toplam yirmi altı renk var. neden on sekiz diye merak ettiyseniz söyleyeyim sebebi ruj organizerimin o kadar alıyor olması :)

megalast lipstick

megalast rujları fiyatlarına göre oldukça başarılı buluyorum. pigmentasyonları çok iyi, yapıları mat ve kalıcılıkları da ortalama üstü düzeyde. özelikle renk skalası çok güzel, bir çok mac ruja dupe bulabilirsiniz bu seride. ilk aklıma gelenler: velvet teddy-bare it all, diva-cherry bomb.. 
aşağıdaki fotoğrafta elimdeki renkleri sizler için kolumda denedim.

wet n wild ruj

okuduğunuz için teşekkür ederim,
görüşmek üzere:)